NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ دَاوُدَ
بْنِ سُفْيَانَ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ أَخْبَرَنَا
مَعْمَرٌ قَالَ
قَالَ
الزُّهْرِيُّ
قَالَ
عُرْوَةُ قَالَتْ
عَائِشَةُ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهَا بَيْنَا
نَحْنُ
جُلُوسٌ فِي
بَيْتِنَا
فِي نَحْرِ
الظَّهِيرَةِ
قَالَ
قَائِلٌ
لِأَبِي
بَكْرٍ
رَضِيَ
اللَّهُ
عَنْهُ هَذَا
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مُقْبِلًا
مُتَقَنِّعًا
فِي سَاعَةٍ
لَمْ يَكُنْ
يَأْتِينَا
فِيهَا
فَجَاءَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَاسْتَأْذَنَ
فَأُذِنَ
لَهُ
فَدَخَلَ
Urve (r.a). Âişe
(ranha)'nın şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Biz (bir gün Mekke'de)
güneşin iyice yükseldiği bir sırada evimizde otururken, birisi Ebu Bekir
(r.a)'e şöyle dedi: (Hz. Nebi'in) "Bize (hiç; gelmediği (bir vakit olan
şu) vakitte başı ve yüzünün büyük bir kısmı örtülü olarak gelmekte olan şu
(zat) Resulullah (s.a.v) olmalıdır." Ve kısa bu süre sonra (gerçekten)
Resulullah (s.a.v) geldi ve (yakınımıza gelmek için. izin istedi. Bunun üzerine
{girmesi için) izin verildi ve (yanımıza) girdi.
İzah:
Buhari, libas,
Menakıhu'l-Ensar: İbn-i Mace; Ahmed b. Hanbel VI, 198.
İbn Esîr'in en-Nihâye
isimli eserindeki açmamasına göre. 'nahru'z-zahire" güneşin sema,... en üs
zirveye yükseldiği vakittir.
İbn Esîr'in bu
açıklamasına göre, bu kelime ile anlatılmak istenen güneşin tam tepe noktasına
erişip sıcaklığın son haddine ulaştığı vakittir. Hadis-i şerif gerek sıcaktan
korunmak gerekse düşmanlara tanınmama için için insanın başının ve yüzünün
büyük bir kısmını örtü ile örtmesinin caizliğine delalet etmektedir. Hadisin
lam metni Buharî'dedir. O RİVAYET İÇİN BURAYA TIKLA